Can yanımda kulaklıkla dizi izliyor. Ben telefonumda oyun oynuyorum. İçeriden çocukların sesi geliyor. Annem az önce evine gitti. Birlikte hamsi ve salata yedik. Evimi izleyip dinliyorum. Fırtına öncesi sessizlik mi yoksa kocaman bir oh mu çekilecek yarın belli olacak. Aslında belli, ama benim için şu an Schrödinger'in kedisi gibi. Hem var hem yok, hem müjde hem kara haber, hem ak hem kara... Bu cehaletin huzurunu yaşıyorum. Zira tam şu an kendi kendimi yıpratmak çok manasız. Yarın... Yarın...
22 Eylül 2024 Pazar
Çok Gizli
Sanki içimde yazılmak için çırpınan cümleler var da dışarı çıkan yolu bulamıyorlar gibi bir his yaşıyorum bu sabah. Bir bulsam o diyeceğim şeyi rahatlayacağım sanki. Sanki öyle şeyler düşünüyorum ki kendimden bile saklıyorum gibi. Oralarda bir yerlerde bir duygu, bir istek, bir sızı var . Bir şey ... Ulaşamıyorum, dokunamıyorum.. Ayakkabının içine girmiş minicik bir taş gibi, dişinin arasına sıkışmış incir çekirdeği gibi, gözüne kaçmış toz zerresi gibi bir şey. Kırk kat döşeğin altındaki bezelye tanesi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)