19 Mart 2008 Çarşamba
Su Damlasındaki Dünya

Bu sabah,
Sadece dur ve bir bak dünyaya.
Sanki sen değilmişsin gibi,
Sokakta oynayan küçük bir çocuk ol
Sırtında yılların yüküyle adımları ağırlaşmış bir yaşlı ya da.
Bu sabah
Farklı düşün herşeyi
Çocuksan anne gibi
Anneysen çocuk
Sevgilin gibi
Belki de öğretmenin.
Bu sabah
Bir su damlasından bak dünyaya
Çok farklı görebilirsin...
...
Yıllara böldük... Aylara... Haftalara... Günlere... Saatlere...
Küçülttükçe küçülttük.
Sonra birer birer harcadık hepsini.
Küçülttükçe küçülttük.
Sonra birer birer harcadık hepsini.
Soluksuz
Hep konuşuyoruz. Havalar, sular. Çocuklar. Hiç boşluk bırakmıyoruz. Susmamak gerek.
Hep bir yerlere yetişiyoruz. Ya da aklımız bir yerlerde oluyor. Gözümüzün önündekini fark etmeden geçiyoruz.
Hep yorgunuz. Durup dinlenmeye hiç vaktimiz yok. O kadar çok şey var ki yapacak. Ooooo...
Hep kalabalıklara karışıyoruz. Ben, sen, biz, siz...
Koşu bantındayız sanki, bir an dursak, düşeceğiz...
Hep bir yerlere yetişiyoruz. Ya da aklımız bir yerlerde oluyor. Gözümüzün önündekini fark etmeden geçiyoruz.
Hep yorgunuz. Durup dinlenmeye hiç vaktimiz yok. O kadar çok şey var ki yapacak. Ooooo...
Hep kalabalıklara karışıyoruz. Ben, sen, biz, siz...
Koşu bantındayız sanki, bir an dursak, düşeceğiz...
~~
Sen yola devam edersin.
İçindeki çığlık yükselir gitgide.
Daha ne kadar duymazdan gelebilirsin ki?
Ama yolda yürümek kolaydır
Kendini dinlemekse , cesaret ister.
İçindeki çığlık yükselir gitgide.
Daha ne kadar duymazdan gelebilirsin ki?
Ama yolda yürümek kolaydır
Kendini dinlemekse , cesaret ister.
Ring
Konuşmak suç
Susmak suç
Gülmek suç
Ağlamak suç
Yaklaşmak suç
Uzaklaşmak suç
Açmak suç
Kapamak suç
Köşeye sıkıştırmak diye buna derim ben
Susmak suç
Gülmek suç
Ağlamak suç
Yaklaşmak suç
Uzaklaşmak suç
Açmak suç
Kapamak suç
Köşeye sıkıştırmak diye buna derim ben
Dün Gece
Dışarıda rüzgârın önünde hiçbir şey duramıyordu. İçerde ben ayaklarımı uzatmış örgü örüyordum. Vazoda rengârenk çiçeklerim. Başucumda sıcak çayım. Yanımda sevdiklerim. Çocuklarımın odalarından gelen sesleri TV nin sesini bastırıyordu. Ekranda insanlar savaşıyordu, ölüyordu. Fırtınadan kayıklar batıyordu. Kimileri yaşlanmamak için servetler döküyor, kimileri çocukluklarını yaşayamıyordu. Dışarda rüzgârın önünde hiçbir şey duramıyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)