Yapabileceklerim var. Meselâ vaktin geceyarısını geçtiği şu saatte kalkıp mutfağı toplamak istersem , hemen yapabilirim. Çamaşırları makinaya doldurabilirim. Hatta isyankâr ruh halimdeysem makinayı çalıştırabilirim bile. Duşa girebilirim. Saçlarımı ister kuruturum ister kurutmam. Bütün bu özgürlüklere sahibiyim.
Dışarı çıkamam ama meselâ. Bu saatte ne işim var. Hayaller kuramam. Yolum belli , yönüm belli. Bir çukur kazmışım kendime senelerce özene bezene. Akıp gitmesi gereken su birikip durmuş orada. Duran su bozulur. Hareket edemedikçe çürür gider içindekiler.
Aşık olamam ben. Acı çekerim. Kalbim sökülecek gibi oluyor, biri sanki midemde bomba patlatmış, akacak yer arıyor ruhum, çukura saplanıp kalıyor.
Oyse çok güzel bir göl yapmışım. Çiçeklerle süslemişim çevresini, yetmemiş içini bile çiçeklendirmişim. Balıklar, yosunlar. Ama nehirdim ben anlıyor musun ? Nehirde çiçek olmaz.. Her sabah farklı bir kıyıda olur nehir, akar gider. Çevresinde ne varsa kendisine katar gider. Geride bıraktıklarını özlemeye sıra gelmez yeni göreceklerinin heyecanından.
Hiçbir şeyi geride bırakmak istemeyince akıp gidemiyor insan işte. Kalıveriyor oracıkta. Aklı ise gidemediklerine takılıyor.
Kimi göl olarak mutlu, kimi nehir olarak. Hem göl hem nehir olmak mutluluk getirmez ki.
Aşık olmam ben. Ama kalkıp çorapları kirli sepetine atabilirim. Uzaktan bakabilirim. Bakamam. Yok bakamam. Düşünemem bile. Şarkı dinleyebilirim. Bilmediğim bir acıma dokunur, ağlatır beni. Ağlamak da özgürce yapabildiğim şeylerden değil ama ara sıra gizlice olabilir.
Gömmüşüm kendimi. Ya da ben gömmemişimdir, gömülmüşümdür bir şekilde. Bilemiyorum artık. Eskiden her şeyi bilirdim oysa. Ah ne güzel günlerdi.
Yatabilirim bu koltukta biraz daha. Koltuğu olmayanları düşünüp kendimi mutlu etmeye çalışabilirim. Bakışlarımı çevirip yaralarıma bakmayabilirim. Ki çok iyi yaparım bunu. Öyle iyi yaparım ki hiç iyileşmezler. Canımı acıtmaya devam ederler. Yok canım, başkalarının acılarına üzülürüm ben, onlara hüzünlenir, onlara yanarım.
Ah şarkılar. Onlar da olmasa. Ya da bazı bakışlar. Bazı eller olmasa. Bahar gelmese, çiçek açmasa, dalgalar kayaları aşıp öte yakaya ulaşmasa ağlamam aslında.
Çay demleyebilirim kendime bu saatte. Hatta isyankâr ruh halimdeysem içine bisküvi bandırabilirim. Düşürmeden ağzıma atmayı başarıp gülümserim bile belki. Gülümsemeseler keşke. O eller dokunmasalar. Şarkılar söylenmeseler. Duymasam seslerini.
Akıp gidemedim. Durup kalamadım. Sevip yapamadım. Sevmemeyi bile yapamadım. Hep doğru seçeneği işaretlemiştim . Hangi yanlışlar sildi o doğruları anlayamadım.
Vitrinin tozunu alabilirim meselâ. İçine biriktirdiklerime bakıp yaşadım sanabilirim. Akıp gitmeyi hayal ederken durup kalmış olabilirim. Durup kaldım diye üzülürken akıyorumdur belki.
Sussa artık. Söylemese diye yalvarabilirim. Dönüp dönüp dinleyebilirim. Dinledikçe acıtıyor, acıdıkça taşlar yerine oturuyor. Yüreğim mi sökülüyor yoksa ? Hayat bu kadar karmaşık olmamalıydı aslında insanlar karıştırıyor. Ah çok karıştırıyor.
Tek bir yaşam yetmiyor hiçbir şeye. Yetmediği yetmiyor gibi bir de boşa geçirilen dakikalar hesap sormaya başlıyor. Ah o ses yankılanıyor. Anılar unutuluyor ama acıları oldukları yerde kalıyorlar. Sonra ne olduğunu bilmediğin bir acı yumağına sarılmış buluyorsun kendini. Bağıra çağıra şarkı söylüyorsun biraz sağalmak için.
Gecenin yarısı geçeli çok olmuş. Yazdıkların sabah saçmalıklar dizisi olsa da yazabilirsin. En azından bunu yapmak seni mutlu ediyor. Yazabilirsin. O acıyı birşeylere dönüştürebilirsin. Bir yol çizebilirsin. Gölün suyunu boşaltabilirsin belki hafiften. Gitmesi gerekenleri yolcu edip kocaman hayaller koyabilirsin yerine. Ah belki aşık bile olabilirsin tek başına.
Kimse seni bu hale getirmedi. Özene bezene sen koydun her tuğlayı. Adım atmayı bıraktın. Aramayı, merak etmeyi, görmeyi, duymayı bıraktın. Söylemeyi bıraktın. Susup kaldın....
Not : Bu yazı geceyarısı şarkı dinlerken kalemden akıp gitti. Bir defada yazıldı. Seviyorum böyle bir defada dökülenleri :)
Hüzünlüydü. Hülya
YanıtlaSilGece yarısı yazıları böyle oluyor sanırım. Aslında bu bir hikâyenin içinde geçecekti, sonra tamamını yazmaya üşendim :)
SilBu bloğunu ilk kez bugün okudum. Ben gerçek Handan'la tanıştım şu anda ve böyle hissettiğini sen yazmasan da biliyordum. Nereden biliyorsun psikolog musun diye sorma bilirim ben. Belki psişik güçlerim vardır:)
YanıtlaSil