13 Ekim 2011 Perşembe
.........
Karşıki evin bacasından çıkan duman bir o yana bir bu yana savruluyordu. Çiseleyen yağmr önce kara dönüşmüş, ağzımıza bir parmak bal çalıp kaybolmuştu çabucak. Çocuk odasında küçük oğluş uydurduğu şarkısını savaş seslerine karıştırıp söylüyordu keyifle. Saksıdaki küçük çiçek büyüyordu. Rüzgâr sesi sıcacık evimde olduğumun huzurunu duymamı sağlıyordu sanki. İçimde tarifsiz bir mutluluk hüzne karışıyor. Hüzün mü beni mutlu ediyor, mutluluk mu hüzünü barındırıyor anlayamıyordum. Yaşamak, sanki bu dakikaların havada asılı gibi durduğu tuhaf zaman diliminde daha bir yanıbaşımdaydı da ben onu yakaladığımı düşündüğüm anda uzaklaşıp gidiyordu avuçlarımın arasından. Penceremin önüne konmuş kumruları seyredercesine belli etmeden bakmam gerekiyordu sanki hayata. Hayat neydi ki? Bir duygu karmaşasından başka. Ya da belki o duygu karmaşaşası sadece bir karmaşaydı bizi asıl amaçtan uzaklaştıran. Hayat bir olaylar dizisi hareketler bileşkesi, durup düşünmeden, çok fazla ölçüp biçilmeden çılgın bir tempoyla birşeyler üretmek ve o yoğun günün ardından kendini yatağa attığında hissettiğin mutluluk, minnet ve birşeyler başarmanın gururuydu. Sorular soruları kovalıyordu. Oysa ben, kafamın içinde sürekli sorular üreten şeyden kaçmak , saf sıradan sessiz bir an yaşamak istiyordum .
26 Ağustos 2011 Cuma
karışıkbahardüşünceleri
belkideertelediğimizherşeyiyapacakkadaryarınyokturelimizdesıkışıktıkışıkyaşamlarımızıniçindeçokönemlikonularımızınarasındatatlıbirrüyaolarakhepertelediğimizşeylerseasılyaşamakelimizinaltındanbirerbirerkaçıyordostumbukarışıklığınarasındaanlamıyoruzbilekaçıpgittiğinihepdahafazlagünvarsanıyoruzgünvarvarolmasınadabizvarmıyızbakalımbizvarsakbileaynımıyızbakalımaynıysakbilegücümüzyetecekmibakalım....
^
Gözlerini kapatıp şükrettiğin bir andır. Hayatın için, sevdiklerin için. Dışardan gelen sesler için. Yapacak çok işlerin olduğu için. Yapabildiğin için.
Bir mutluluk belirir, damarlarında dolaşır, dudaklarına ulaşıp bir gülümseyişe dönüşür.
Sıradan bir gündür. Koşturmaların arasında bulduğun beş dakikadır sadece. Ama o beş dakika sonsuzdur. Bir bütün olduğunu hissedersin rüzgârla, bulutla, ağaçla, dünyayla.
Bir andır. Derin bir nefes aldığın, "Oh" çekerek bıraktığın.
Budur.
Başka istenecek hiçbirşey yoktur hayattan...
Bir mutluluk belirir, damarlarında dolaşır, dudaklarına ulaşıp bir gülümseyişe dönüşür.
Sıradan bir gündür. Koşturmaların arasında bulduğun beş dakikadır sadece. Ama o beş dakika sonsuzdur. Bir bütün olduğunu hissedersin rüzgârla, bulutla, ağaçla, dünyayla.
Bir andır. Derin bir nefes aldığın, "Oh" çekerek bıraktığın.
Budur.
Başka istenecek hiçbirşey yoktur hayattan...
Y
Bazen düşünüyorum, ormandaki az kullanılmış patikayı seçmişim gibi geliyor. Ama çoğu gün otobanda tek yönlü bir yolda hızla gidiyor gibiyim...
25 Ağustos 2011 Perşembe
Yüz
Gülen bir yüzüm var. Neyse ki hâlâ çoğunlukta olan o. En kötü zamanlarda hayatın gülünçlüğünü görebilen. Kendinin komikliğiyle eğlenen.
Ağlayan bir yüzüm var. Ne kadar çabuk gülebiliyorsa - belki de o yüzden- o kadar da kolay ağlayabilen. "Sana bir şey yapamam, ağlamıyorsan" diyor ya şair. Hâlâ umut var demektir.
Sinirli yüzüm var. En sevmediğim ama sık sık gösterdiğim. Ne kadar bastırmaya çalışsam da bir taraftan fırlayıveren.
Sakin yüzüm var. Biyolojimin normal işlediği, uykumun alınmış, karnımın tok olduğu o mucizevi zamanlarda .
Umursamaz yüzüm var. Herkes ne demiş, ne yapmış hiç ilgilenmeyen. On tırnağına ayrı oje süren istediğinde.
Keyifli yüzüm var. Yağmur damlalarının altında ıslanan, çıplak ayakla çimlere basan.
Kırılgan yüzüm var. Sevdiklerimin bir bakışında dağılan.
Anlayışlı yüzüm var. Suskunlukların dilini çözmüş, benden öte bir bilgelikte duran.
Bencil bir yüzüm var. Bir yanlarda sürekli isyanları oynayan. Çoğunlukla susturmaya çalıştığım ama zaman zaman beni bana hatırlatan.
Kalabalık bir yüzüm var.
Yalnız bir yüzüm var.
Hiç susmayan bir yüzüm var.
Bir de hiç konuşmayan....
Ağlayan bir yüzüm var. Ne kadar çabuk gülebiliyorsa - belki de o yüzden- o kadar da kolay ağlayabilen. "Sana bir şey yapamam, ağlamıyorsan" diyor ya şair. Hâlâ umut var demektir.
Sinirli yüzüm var. En sevmediğim ama sık sık gösterdiğim. Ne kadar bastırmaya çalışsam da bir taraftan fırlayıveren.
Sakin yüzüm var. Biyolojimin normal işlediği, uykumun alınmış, karnımın tok olduğu o mucizevi zamanlarda .
Umursamaz yüzüm var. Herkes ne demiş, ne yapmış hiç ilgilenmeyen. On tırnağına ayrı oje süren istediğinde.
Keyifli yüzüm var. Yağmur damlalarının altında ıslanan, çıplak ayakla çimlere basan.
Kırılgan yüzüm var. Sevdiklerimin bir bakışında dağılan.
Anlayışlı yüzüm var. Suskunlukların dilini çözmüş, benden öte bir bilgelikte duran.
Bencil bir yüzüm var. Bir yanlarda sürekli isyanları oynayan. Çoğunlukla susturmaya çalıştığım ama zaman zaman beni bana hatırlatan.
Kalabalık bir yüzüm var.
Yalnız bir yüzüm var.
Hiç susmayan bir yüzüm var.
Bir de hiç konuşmayan....
~
Küçük kırmızı bir top gülümsetebiliyorsa seni,
Seksek çizgisi görünce dayanamayıp zıplıyorsan üzerinde,
Denizde taş sektirmeye çalışıyorsan
Kolanın köpüklerini içiyorsan önce
Kar taneleri konsun diye elini açıyorsan hemen
Su birikintilerine basıyorsan arada
Papatya topluyorsan
Kumdan kale yapıyorsan - çocuklara yapıyorum bahanesiyle -
Sende hâlâ umut var demektir :D
Bir Yazı Yazsam
Çıkıp yollara düşsem. Ben ve kafamdaki bir ton düşünce . Yürüsem yürüsem yürüsem... Rüzgâr dağıtsa başımdaki bulutları...Bir su damlasında, bir çicek kokusunda, bir arı vızıltısında arınsam. Kendime gelsem.